Anthony Passeron'un "Jacky"si: rahatlatıcı teselliler

Bu, günümüz çocuklarının artık kendilerine sormadığı bir soru. Babalarını veya annelerini bir konsol, bilgisayar başında ya da birkaç seviye ilerlemek için telefonlarıyla oynarken görmek, günümüz gençleri için tamamen sıradan görünüyor. Onlar, video oyunlarına yaygın olarak erişen ilk neslin çocukları. Anthony Passeron'un da içinde bulunduğu nesil içinse durum farklı. Atari, Sega veya Nintendo ile bir dünyanın doğuşuna tanık oldular ve ebeveynlerinin buna dikkat etmesini bir mucize olarak algıladılar.
Anthony Passeron'un babası bir kasaptı, kasapların oğluydu. Çabuk sinirlenir ve çok çalışırdı, ama bazen onun ve ikiz kardeşinin yanına oturup Atari kumandasını alır ve oynardı. Yazar bunu harika bulmuş ve eşsiz bir an yaşadığını hissetmiş. Bu anlaşılabilir bir durum.
1983 doğumlu edebiyat öğretmeni, babasının adını taşıyan Jacky adlı kitabında, televizyon karşısında oturup sanal rakipleri alt etmeye çalıştıkları anlar üzerinden ilişkilerinin gelişimini anlatıyor. İlk cümlede şöyle diyor: "Babam üç oyun konsolunun arasında kayboldu."
Başlangıçta her şey yolunda gider. Nice kırsalında aile mutlu ve birlik içinde görünür. Atari 2600 25 Aralık'ta açılır ve baba kasaba gitmeden önce birkaç dakika oyun oynar. Sonra zamanla her şey kötüye gider. Ailenin bir kuzeni AIDS'ten ölür; bu konu, yazarın çok satan ilk romanında da ele alınmıştır.
Libération